Kömür, bitkisel kökenli organik maddeler ve inorganik bileşenlerden oluşan tortul bir kayaçtır. Bataklıklarda bitki ve ağaç kalıntılarının üst üste yığışarak çökelmesi ve milyonlarca yıllık bir süreç içerisinde kimyasal ve fiziksel etkilerle değişime uğraması sonucu oluşur. Kömürün diğer bir tanımı; bitki kalıntıları ile inorganik minerallerin yüksek basınç ve sıcaklığa maruz kalarak sıkışması ve katılaşması neticesinde oluşan organik ve inorganik bileşenlerden meydana gelen tortul bir kayaçtır (TKİ 2019).

Birincil enerji kaynakları grubunda, fosil yakıtlar içerisinde yer alan kömür, havanın oksijeni ile doğrudan yanabilen, %50-95 arasında serbest veya bileşik karbon içeren ve ekonomik değer taşıyan tortul bir kayaçtır. Ekonomik olan bu değer onun yanabilen bir madde oluşundan, dolayısıyla enerji içermesinden kaynaklanmaktadır (MTA 2018).

Türkiye’de Kömür Yataklarının Durumu

Ülkemiz kömür kaynağı ve üretim miktarları açısından linyitte dünya ölçeğinde orta düzeyde, taşkömüründe (antrasit) ise alt düzeyde değerlendirilebilir. Toplam dünya linyit kaynağının %8,7’si, linyit ve alt bitümlü kömür kaynağının yaklaşık %3,6’sı ve antrasit dâhil toplam dünya kömür kaynağının yaklaşık %2,1’i ülkemizde bulunmaktadır.

Ülkemizin linyit, asfaltit ve taşkömürü ile birlikte toplam kömür kaynağı yaklaşık 20,84 milyar ton’dur (MTA, 2019; TKİ, 2019). En önemli taşkömürü kaynağı Zonguldak ve civarındadır. MTA’nın güncel raporlarına göre 736 milyon tonu görünür olmak üzere taşkömürü kaynağı 1,52 milyar ton’dur (TTK, 2020). Bu açıdan ülkemiz taş kömürü açısından fakir-yetersiz ülke sınıfına girmektedir. Havzada üretilen taşkömürü kısmen koklaşmaya elverişlidir. Isı değerleri 5450-7000 kcal/kg arasında değişmektedir.

Ülkemiz kömür kaynaklarının henüz üçte birinin etüt ve fizibilite çalışmaları tamamlandığı için çok az bir kısmı rezerv olarak nitelendirilmektedir.

Türkiye, dünya taş kömürü rezervleri açısından oldukça fakir bir konumdadır. Ülkenin sadece kuzeyinde bulunan taşkömürüne kıyasla linyit hem rezerv hem de konum açısından daha iyi bir yere sahiptir. Dolayısıyla, linyite ülkenin birçok yerinde rastlanmaktadır.

Son arama ve rezerv güncelleştirme çalışmaları ile linyit rezervimiz 19,32 milyar tona ulaşmıştır (MTA)