Manganez
Manganez (Mn) diğer adı ile mangan, atom numarası 25, atom ağırlığı 54,93 g/mol, ergime noktası 1246°C, kaynama noktası 2150°C, yoğunluğu 7,43 g/cm³ olan, gümüş grisi renkli bir elementtir. Periyodik tablonun 7B grubunda geçiş elementleri arasında yer alır. Doğada serbest olarak bulunmaz, genellikle demir ile birlikte mineraller içerisinde yer alır.
Kimyasal özellikleri bakımından demirle benzerlikler gösterir. Demir gibi nemli ortamlarda paslanır, yüksek sıcaklıklarda oksijen ve hava ile yanar, yüksek ısıda suyu ayrıştırabilir, seyreltik mineral asitlerinde kolayca çözünür ve hidrojen açığa çıkar, halojenler, ametaller, kükürt, karbon, oksijen ve azot gibi birçok elementle tepkimeye girer bileşik oluşturur.
Manganez cevheri, magmanın kristalleşmesi sırasında Fe2+ iyonuyla beraber magmatik minerallerin yapısına girerek özellikle amfibol grubu biyolitlerin ve minerallerin yapısında zenginleşir.
Manganez madenciliği tüm dünyada genellikle açık işletme yöntemi ile yapılır. Manganez cevheri çeşitli zenginleştirme yöntemleri (hidrometalurjik, pirometalurjik, elektroliz) uygulanması sonucunda konsantre manganez elde edilir. Üretilen manganezin büyük bir kısmı demir-çelik endüstrisinde alaşım elementi olarak diğer kısmı ise pil-batarya sanayisi ve kimya endüstrisinde kullanılır (MTA 2019, DPT 2001).
Türkiye’de Manganez Yataklarının Durumu
MTA tarafından yapılmış maden arama çalışmalarıyla hazırlanan raporlara göre ülkemizde hemen her bölgede manganez yataklarının varlığı tespit edilmiştir. Fakat bu yatakların çoğunluğu düşük tenörlü ve küçük rezervli olduğundan ekonomik olarak işletilemez niteliktedir. Dolayısıyla dünya manganez üretimindeki payımız oldukça azdır.
MTA’nın 1980 tarihli “Türkiye Manganez Envanteri” raporunda, toplam rezerv (görünür + muhtemel + mümkün) 5,2 milyon ton olarak, 2012 tarihli “Cumhuriyet Dönemi Madenciliği” raporunda, toplam rezerv (görünür + muhtemel) 4,5 milyon olarak verilmiştir.
Konu ile ilgili kaynaklarda farklı rezerv verilerinin bulunması ise zaman içerisinde gerçekleşen üretimin düşülmemesi, özel sektördeki rezerv farkları ve rezerv geliştirme çalışmalarından kaynaklanmaktadır. MAPEG’e iletilen 2018 yılı işletme faaliyet raporlarındaki beyanlara göre manganez rezervi 62,1Mton olarak, ortalama tenör ise %34,54 olarak verilmiştir. Böylece toplam mangan içeriği 21.4Mton olarak tespit edilmiştir. MAPEG ise Türkiye mangan rezervlerini, 3.2Mton rezerv ve %34,54 tenör olarak paylaşmıştır.
Ülkemizde bulunan manganez yatakları; jeolojik oluşum şekilleri ve yaşları, yan kayaçları, mineralojik ve yapısal özelliklerine göre dört ana gruba ayrılmıştır;
Birinci grup: Genellikle radyolaryalı çörtler içindeki hidrotermal ve hidrojenetik türdeki, düşük rezervli manganez yataklarıdır. Bunlar, genelde katman yapılı olarak Karakaya, İzmir- Ankara- Erzincan- Kars ve Güneydoğu Anadolu kuşağında bulunan epiofiyolitler içinde yaygındırlar.
İkinci grup: Batı Toroslarda Alt Kretase yaşlı karbonatlar içindeki siyah şeyllerle ilişkili yataklardır. Bunlar, rodokrosit gibi mangan karbonatlar ve bunların oksitlenme ürünlerinden oluşmakta ve nispeten yüksek rezervler içermektedir. En tipik örnekleri Denizli- Ulukent ve güney bölgelerde bulunmaktadır.11
Üçüncü grup: Karadeniz kıta yayının volkanotortulları içindeki hidrotermal oluşumlu yataklardır, Karadeniz kıyısı boyunca yaygın gözlenen bu yatakların bazıları Ocaklı, Güce, Ebuhemşin ve Çiftliksanca yataklarıdır. Damar, stok ve katman yapılı cevherleşmeler volkanitler ile ardalanmalı çökellerin çeşitli düzeylerinde bulunur.
Dördüncü grup: Trakya Havza’sındaki Oligosen yaşlı çökeller içinde bulunan bu yataklar Karadeniz’i çevreleyen Chiatura, Nikopol ve Varna’daki yataklarla jenetik benzerlik gösterirler. Genelde düşük Mn-Si içerikli ancak yüksek rezervlidir. İşletildiği dönemde bu yatakların ülke üretimine katkısı, oldukça yüksek olmuştur (MTA 2019, DPT 2001, MAPEG).